Perşembe, Aralık 01, 2005

Çözüm

"Olmasaydı böyle...", "Yaşamasaydık" yada "Keşke" dememizin bir yararının kalmadığı, anlatının doruk noktasından düşüşe geçtiği o tek sayfalık kısımdayız şimdi.

Kitabın daha çok satması planlanarak, yazar denen o tanrısal varlığa yardımcı olmak için, "doruk" kısmında devreye girmişti duygularım... Ama yazar baktı ki olmayacak, bir yerlerde bitmeli bu hikaye, devreye sokmak zorunda kaldı ikinci kahramanı...

En azından esas oğlan tip değiştirmiş olsa da, esas kız yoluna devam ediyor, ve artık yazar kitabın son sayfasını da bitirip parça pörçük sayfaları bir araya getirip son kez okuyacak eserini... Baskıya yollamadan önce...

-Saygı duyulmayan bir şeyin baskıya gitmesine ne gerek var?, yazarı bile saygı duymuyorsa.. Özel kalan şeylere yapılır bu.


Kitap içindeki karakterlerin kitabın bütünü için bir şey düşünmesine mahal yoktur... Eski esas oğlan kitap için bir şey düşünemez yazar istemeden... Yazar zaten kendisini bir tip yerine koymamış eserinde... Tanrısal anlatıcı metodunu seçmiş kitabı kaleme alırken.

-Sorun da o ya zaten keşke karakterlerden biri olsaydı... Olsaydı da esas kızla birebir yaşayabilseydi.


Dedim ya... keşkeler söylendi, dualar bile edildi, ağıt da yakıldı… Ama hepsi kurmaca kaldı sanırım bu iki kalın kartondan kitap kapakçığı arasında. Hak ettik saygıyı, ya da etmedik... Sevdik, ya da sevmedik... Geçmişin hayaletleriyiz daktilo harfleriyle kazınmışız sayfalara... Can acıtsa da, okumak, tekrar tekrar okumak soluğumu düğümlese de...

Benim için iki esas kız vardı o kitabın sayfaları arasında, biri kitabın serim ve düğüm bölgeleri arasında sıkışıp kalan, daha fazla ilerleyememesine sebep olduğum esas kız, esas oğlanın, yani ilk esas oğlanın istemeden mahvettiği, acıtıyor beni bunu söylemek ama, gerçekten istemeden mahvettiği, esas kız. Hala bir şeylerini benimle taşıdığım kişi, hala sonsuz derecede saygı duyduğum kişi, dünya üzerinde herkesten ve her şeyden fazla değer verdiğim kişi... O gözleri parlayan, etrafa attığı her bakışta benim olan...

Benim için tanrısal yazarın o kitaba koyduğunu sandığım kişi... Çünkü ben kendimi hep esas oğlan sanmıştım. Ne kadar da tipik bir karakterim oysa...

Diğeri de, hepimizin tanıdığı, karakter değişimine, duygu değişimine, kısacası istekli veya isteksiz mutasyona uğrayan esas kız. İşte o esas kız, bugünkü konuşmalarımın muhatabı...

Neyse... Bırakalım da yazar rahat rahat görsün işini... Son noktayı koyup kitabın hitabet sayfasını yazsın... hiç bilmediğimiz hiç tanımadığımız insanlara hitab edilen bir romanda çiziktirilmiş tipler olmaktan ileri gidemeyelim bizde.

Bilinmez, belki adam bir cilt daha yazar... Kimler yer alır o ciltte, neler olur...

Bilinmez...

Yazarın yüce adaleti karşısında teslim olmaktan başka ne yapabiliriz ki ?