Pazartesi, Kasım 06, 2006

bugün



Günaydın!

Uyanmayı küçümsüyoruz, uyandığına, hem de sevdikleriyle uyanabildiğine şükretmeli insan. Ben ettim, sizi seviyorum.

Günlükler sabah yazılmalı, insanın güne başlarken hissettikleri de kayda değer değil mi? Günün sonunda muhakemesini yapıp ortaya koymak da bazı açılardan değerliyse de, arada kaynayıp giden ayrıntılar da önemli sanki be.

Metro 5 dakikada 1 07.30-08.30 arasında, vapur 07.55'te var, olmadı 08.10. Evden ya 07.35'te çıkmak lazım ya da 07.50'de.

Ben artık metro+vapur olayına girdim, yukarıda anlattığım şekliyle uygulamaya geçirebildiğim zamanlarda(2. versiyon başarıyla uygulandı bugün) işe geç kalmıcam. Evet bunları hesapladım, rahatladım.

Çünkü geçen gün vapuru bi dakikadan bile az bi zamanla kaçırıp 15 dakika daha beklemek zorunda kaldım. Oysa zaten çoktan geç kalmıştım. Bi de vapuru kaçırmak acayip bi şi, kaçan bi şeye göre çok yakın bi kere, sinir bozucu.

Tevfik hocanın babası vefat etmiş, dün ya da cumartesi. Üzüldüm, baş sağlığı dilemek isterdim aslında, du bi telefonunu aliim bağri, Rahşan Hanım'ınkini de bulabilseydim olurdu, ama olmuyo o, Zeki Müren bizi göremio, oyzden.
...
İnsanın babasının ölmesi çok acayip bi şi. Aradım az evvel. "Güzel bi yaşam sürdü ama" dedi. Kaçınılmaz olanın tek tesellisi bu herhalde. Sevdikleriyle uyanamamış birini duymak ve hatta onunla konuşmak beni biraz sarstı bu başlangıcın üzerine. Başları sağ olsun.

Hayat gerçekten çok acayip bi şi dostlar, mutlu olmanın daha çok yolunu icat etmeliyiz belki de. Ya da mutsuz olma kriterlerimizi gözden geçirmeliyiz daha kolayı. Bilmiyorum ama hergün kıymetli, bunu hergün farketmek de mümkün olsa keşke di mi. Yazdım bi kenara, buyrun burdan edin.

Güzel şeyler diliyorum,
bitmedi,