Cuma, Mayıs 04, 2007

..i'm in love

zaman ölçmek için saat, dakika, saniye ve aslında pek kullanılmayan diğer birimleri kullanmayı doğru bulmuyorum. eminim, bu hafta çok çabuk geçti, saat kullanırken çabuk geçmek diye bi' şi mümkün değil oysa, nedir.

bakınız, zaten insanoğlunun doğası bi garip, hafta içi "zaman geçsin geçsin haftasonu gelsin" demek gafletine düşmemek elde mi, ben hep düşüyorum; ama allah kahretsin, bi sonraki hafta içine de çok fazla yaklaşmış oluyorum. tamam diyorum, bak, böyle yapma, zaman geçmesin iste hatta, öleceksin! bunu uyguluyor gibi yapıyorum bi süre, hadi maximum bi kaç gün, sonra kendimi kenarda sevinirken yakalıyorum "perşembe gelmiş, huh", diye. bilmiyorum.



kendini işe vermek olayı, süper bi' şi. harika. işte o vakit zaman anlam kazanıyo. sanki böyle yüzeyi parıltılı bi' şeylerle kaplanmış, ya da şekil bulmuş gibi kendine, oluyo. geçsin, geçmesin, ne kadar hızla, ne yöne geçsin filan pek önemli olmuyo. sadece elinde parametre olarak 'iş' olursa işte, güzel. evet ama, her zaman mümkün değil. mümkün olmasını sağlamak, sağlayamayınca da bunu sağlamakla uğraşmak lazım en azından, gibi. yoksa cumartesi dahi güzelliğini ertesi gün pazar olmasından dolayı kaybeder oluyo. aslında en güzeli cuma diğ mi, ama o da yorgun bi gün sonuçta. gene de ertesi gün kasıntısı en az olan gün olmasından, stratejik.

cuma, huh.

4 yorum:

  1. gene cuma, huh.
    geçen en çok hangi günü seviyorum diye düşündüm, bulamadım. hepsi kendince sorunlu. pazartesi rezalet, salı "of daha üç gün var haftasonuna", çarşamda "hoof, bitse de gitsek", perşembe "yaşasın, yarın cuma (ama pazartesine de 3 gün kaldı burukluğu)", cuma "oleeey, işte cuma, yarın uyicam, gezicem", cumartesi "hoof, yarın pazar", pazar "kabus, yarın iş var!"
    hiç bir gün rahat değil. hepsi huzursuz.
    ee ne yani?

    YanıtlaSil
  2. haftaiçi herhangi bi gün.. oysa o gün, tam da o gün olabileceklerden ötürü potansiyel güzellikteyken,.

    vapurda başlayan günlerim var benim, martılara gevrek fırlatma sanatıyla zenginleştirerek, eğer almayı unutmadıysam gevreğin dörtte biri akabine sigara tellendirerek başladığım,. ya da sevgili sevgilimin evimden beni alması suretiyle rahat bi şekilde ön koltuğa yayılmak suretiyle başladığım, makyajımı gözüme güneş kaça kaça yaparken, bi taraftan da arabanın mümkün olan en az sallantısına kafa tutarak,. bunların gerçekleşemediği, otobüste, ayakta, uyku mahmurluğunu üzerimden atamadan başladığım, oturacak yer için bakınanları izleyerek,. sonra bi umut manzarası güzel ofisimde güzel olacağına emin olduğum, sonra günün ilk yarısına dek umudumu yeşerttiğim ve, yeşerttiğim.. ama öğleden sonra birden kendisinden nefret ettiğim, uyumak uyumak uyumak istediğim, cuma olmayan günlerim.

    hiç uykum yok, akşama orda buluşalım.

    YanıtlaSil
  3. haftaiçi herhangi bir gün. gazetemi aldığım, vapurda hep aynı kişinin karşısına oturduğum (o da memnun sanırsam bu durumdan), arada çay içip gazetenin sayfalarını çevirdiğim, ama illa ki her gün o gazetenin herhangi bi sayfasının yere düşmeye mahkum olduğu..vapurdan inerken aynı hareketlerle güneş gözlüğümü çıkardığım günler :) tekdüze ama mutlu. fazlasına gerek var mı?

    çok yorgunum, akşama uyuyalım.

    YanıtlaSil
  4. Hayatta herşey zıttıyla anlamlı. Kötü olmadan iyiye nasıl iyi diyebilirdik ki. Ya da çirkin olmadan, güzele güzel. Herşey güzel olsaydı tekdüze olurdu hayat, ve anlamını yitirirdi güzellik.

    İşte bu yüzden diğer günlerdir Cumartesi'yi güzel yapan. En azından Cumartesi'yi güzel yaptığı için sevmelisin diğer günleri. Sevmelisin ki daha çabuk getirsin Cumartesi'yi.

    Bana en zor gelen Pazar'larıdır aslında, ve yeniden başlamak yeni haftaya. Yeniden başlamak her zaman en zorudur...

    YanıtlaSil