Pazartesi, Nisan 16, 2007

uçları kırık

elde var 5. ziyanı yok. bilinç esas diğ mi, etkisi olmadığna yandığın basamak, etkisi olma potansiyelinde olduğu basamağın onda biri en az.

insan yalnızken neler hisseder, kendi kendine konuşup durur mu aslında. yoksa, bomboş olduğu anlar da var mıdır, zamanın geçip gittiği, kendini bile farketmeden geçirdiği. ben tam olarak bilemiyorum, ama sormuyorum da, cevap yaratmak için yazıyorum zaten, ş!

bi de duymadan geçen zamanlar var, hiç girmiyorum. zaten emin de değilim nereye gitti o sesler, sabahtan beri tek ses duymadım burda bana göre, ama biliyorum bu imkansız. klavyenin sesine bile şimdi dikkat edebildim ancak, ama mübalağa. bi de müstesna vardı, var mıydı? yok.

gözümün gördüğü konusunda ise değişik şeyler düşünüyorum, paylaşmak benim açımdan önemli değil de, konu bütünlüğü sağlansın diye. gördüğüm manzara evimde olsa nası bi tatmin olurdum, ama burdayken pek de mühim gelmiyor. ama sorsan, ben günde 10 saat burdayım en az, eh be.

biliyorum. herşeyi biliyorum. lakin, eldeki veriler problemi çözmeye yetmiyor, aslına bakarsan, problem yaratmaya bile yetecek kadar argüman yok. yarım kalmış harfler batıyo bazen, kırık kırık uçları. yoksa, idare ediyorum ben, boynuma dolansa daha mı iyi tastamam. velhasıl kelam.

3 yorum:

  1. duymadığımız sesler frekansı algımızın eşik değerini geçmemiş sesler olarak tarihin tozlu sayfalarında yerini almakta iken burada bahsedilen sesler duyduğumuzu farketmediğimiz sesler.

    akşam "beşiktaş kaç atmış ya?" sorusuyla beraber duymadığı maç muhabbetinin farkına varır kişi ve yapıştırıverir cevabı: "5!".

    YanıtlaSil
  2. entropinizi yuksek gordum bebek.

    YanıtlaSil
  3. oysa fazla düzenli biriyimdir. ama belki de düzen tutkumu açıklıyor da olabilir bu tesbit. diğer taraftan küresel ısınmanın katkılarını da göz ardı etmemek gerek sanki.

    askıları aynı yöne baktırmakla da olmuyor demek ki elbise dolabında. bana daha vurucu bi' şeyler lazım! buzdolabını denesem, oeh.

    YanıtlaSil