Salı, Nisan 24, 2007

aşk - bir

"Pardon" dedi. Alışkanlıktan dilediği özür henüz ağzından çıkmışken, karşısındaki adamın adım adım kendinden uzaklaşıyor olmasının üzüntüsü kapladı her yanını. Önemi olmamasının önemi yoktu artık. Gittiği yöne ters durmuş, elindeki dosyayla hala havada duran eli yavaşça inerken, diğer eliyle aceleyle dağılmış saçlarını düzeltti. Eli eline dokunmuş muydu sanki? Ona mı öyle gelmişti? Bu ne yaman ergenlik telaşıydı böyle, tanımadığı bir adamın ardından bakarken afalladı haline. Şaşkındı, duruma en yakışır tanımlama buydu, şaşkınlık. Ardından bakarken, aklında olmayanlara şaşıyordu, hatırlayamıyordu hiç bi şey. Asılı kalmıştı o an'da. Nereye gideceğini, ne için koşuşturduğunu, kim olduğunu dahi unutmuştu. Kısa bir an, kalbi yerinden çıkarcasına çarparken, bedeni kaskatı kesilmişti. Dizlerinin hemen altında biten, dar sayılabilecek eteğinin izin verdiği kadar açıktı bacakları, gözleri kalabalıkta ilerleyen adamı takip ediyordu. Ne ileri gidebiliyordu, ne de geri. O an kalınlaşmıştı gene zaman, geçmek bilmiyordu. İnsanlar, arabalar, yapraklar, herşey sepya tonlarda durmuştu da, bir tek o adam ilerliyordu sanki parlak kıvılcımlar saçarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder