Cumartesi, Mayıs 13, 2006

bir ben var, bir de benden içeri

öyle bir yalnızlık ki kurtulmak mümkün değil. nedir seni yalnızlıktan kurtaran? ailen? arkadaşların? sevgilin?

başka insanlarla beraberken yalnız olmadığını sanmak insanı hayatında sahip olmamaktan mutlu edecek ender farkındalıklardan biri heralde. belki de dünyanın en boktan kandırmacasıyla asla yüz yüze gelmemek yüzeyde kalmak ama, en büyük şans aynı zamanda.

en yakın hissettiğin insanla berabersin, yalnız değil misin? (oooOo) oysa iki şey var ya sadece sahip olduğun. bi SEN varsın, bi de senin algın. ne başkasının varlığına ne de algısına haiz olabilirsin. sen algılandığın sürece karşındakinin orda olup olmaması farkeder mi sanıyosun? olmasa algılayamıcak olmak yetmez bunun gücünü ortadan kaldırmaya.

ve evet bi SEN varsın bi de algın. o sevdiğin, o beraberken yalnız olmadığını sandığın insan da algı sadece. elindeki çakmak gibi, dumanın boğazından geçerken verdiği haz gibi.

ama o SEN'in, o algılamadığın, o zaten sen olan senin yanına koyabiliyo musun bi tane daha? onu yapabiliyo musun iki? yok. işte o yüzden yalnızsın, o yüzden mahkumsun. üstelik farketsen de yok kurtuluşun.

buyur bu okuduklarının algısına da karşı çık, istersen inkar et. sonra bak bakalım kendine algının ötesinde bi yandaş bulabiliyo musun. yok.

2 yorum:

  1. Yalnızlık algısında yaşanan bi takım problemden ibaret olmadığı ne malum o halde bunların. Döngüsel anlamda sorun yaratmıo gibi duruosa da bu düşünce, herhangi aşamadaki ufak bi pürüze rağmen döngünün sorunsuz çalışıo olması belki asıl mesele. Yalnızlığa kafana göre anlam yükleyebilmek çelişmiyo bunlarla da, şu algı meselesi dahil edildiği vakit mevzuya, başkalarının algılarını ihmal etmek neden hiç anlamadım.

    Şöyle ki, ispatlayabilicen boyutta bi yalnızlıksa anlatılan, bahsetmeye bile gerek yok, ölümün en rahat anlatabileceği türden bi yalnızlık o, sen ölürsün, ve fiziksel olarak sadece sen ölürsün, işte SEN.

    Ama şöyle de bi boyutu var ki olayın, esasında bu algı meselesi o kadar da basit diğl, ölümünü nasıl hissediceksin kim bilir, ama yanındakilerin algısına güvenmek esas burda, gözyaşları gerçek. Ya da yalnız olmamanın getirisi(), sen arabadasın, kaza yapıyosun, yalnızdın da, neden yanındakiyle ölüosun? Sen yalnızsan ben niye diğlim mesela, yanımda biri olması yetmez yalnız olmamaya da, SEN yetmez misin mesela, algımdaki kıpırdanmayı hissetmez mi algın, bu ne demektir, nası açıklarsın??

    Veya en basitinden, nası algılayacağımı bile değiştirebilecek kuvvette SEN'ler neden BEN'den daha az olsun ki, hatta hayatta öyle SEN'ler vardır ki, iki tane 'BEN' olmuş sanırsın, bi kere onu hissetmek, SEN kavramını öyle bi değiştirir ki belki, sürekli yalnızlığına yokluğunda bile çare olur.

    Ama dersen ki, ben size geliyorum şuan, basmaneden bile çağrı bırakırım hatta, ama SEN yoksun hala, o zaman diyecek bi şeyim kalmaz, iki çağrı arası yeterli boşluğa razı olurum, en azından organizasyon sorunu yaşanmaz, kesin. Ben çıkiim, sanırım halkapınar?

    YanıtlaSil
  2. işte belki rahatlatan bişey varsa o da başka bi algılayan bilincin varlığından haberdar olmaktır, emin olmaktır anca. tabi onun da algının getiris olması bi nebze azaltır, eğri kıvrıla kıvrıla uzar gider.

    ha bazılarını rahatltan baskabisi daha var, ama herkes bilmez, en güzel bişi. ne mutlu onlara. hişş (;

    YanıtlaSil